YASAL MİRASÇI- ATANMIŞ MİRASÇI Yasal mirasçılık durumu yasadan doğan bir durumdur. Miras bırakanın ölümü ile kimlerin yasal mirasçı olacağı kanunda belirtilmiştir. Murisin birinci derece yasal mirasçıları, onun altsoyudur. Altsoyu bulunmayan murisin mirasçıları ise ana ve babasıdır. Altsoyu, ana ve babası ve onların altsoyu bulunmayan murisin mirasçıları, büyük ana ve büyük babalarıdır. Bunların yanında evlilik dışında doğmuş ve soybağı, tanıma veya hâkim hükmüyle kurulmuş olanlar, sağ kalan eş ve evlatlık da yasal mirasçı olarak sayılmıştır. Yukarıda sayılan yasal mirasçıları bulunmayan kişilerin mirasçısı yasada düzenlendiği üzere devlettir. Atanmış mirasçılık durumu ise yasadan doğan bir durum olmayıp; murisin iradesi ile ortaya çıkan bir durumdur. Hukukumuzda murise herhangi bir kimseyi mirasçı olarak belirleme hakkı verilmiştir. Bu mirasçılar gerçek veya tüzel kişi olabilir. Ölüme bağlı tasarruf ile mirasçı olarak belirlenen kişilere "atanmış mirasçı" denir. MİRASIN KAZANILMASI Medeni kanunun 599. maddesinde düzenlendiği üzere; mirasçılar, murisin ölümü ile bir bütün olarak mirası kazanırlar. Kanunda sayılan bazı istisnai haller dışında; mirasçılar, murisin ayni haklarını, alacaklarını, malvarlığı haklarını, taşınır ve taşınmazlar üzerindeki zilyetliklerini doğrudan doğruya kazanırlar. Ancak bu konuda dikkat edilmesi gereken bir diğer husus da murisin borçlarının da mirasçılara geçmesidir. Yani mirası kabul eden mirasçılar murisin borçlarından da kişisel olarak sorumlu olurlar. MİRASIN REDDİ Murisin, mirasından daha fazla borcu olması halinde; mirasçıların miras bırakanın borçlarından sorumlu olmamak için mirası reddetme hakları vardır. Bu husus Medeni kanunun 605 maddesinde düzenlenmiştir. Yasal ve atanmış mirasçılar mirası reddedebilirler. Ayrıca murisin öldüğü tarihte ödemeden aciz ve borca batık olduğu açıkça belli veya resmen tespit edilmiş ise, mirasçılar mirası reddetmiş sayılır. MİRASIN REDDİ SÜRESİ Eğer murisin öldüğü tarihte ödemeden aciz ve borca batık olduğu açıkça belli değilse veya resmen tespit edilmiş ise miras, üç ay içinde ret olunabilir. Bu süre, yasal mirasçılar için mirasçı olduklarını daha sonra öğrendikleri ispat edilmedikçe murisin ölümünü öğrendikleri; vasiyetname ile atanmış mirasçılar için murisin tasarrufunun kendilerine resmen bildirildiği tarihten işlemeye başlar. Ancak tedbir olarak terekenin yazımını gerektiren hallerde, yazım sürecinin zaman alacağı dikkate alınarak; mirası ret süresi, yasal ve atanmış mirasçılar için yazım işleminin sona erdiğinin sulh hakimince taraflara bildirilmesiyle başlar. Önemli sebeplerin varlığı halinde sulh hakimi, yasal ve atanmış mirasçılara tanınmış olan ret süresini uzatabilir veya yeni bir süre tanıyabilir MİRASCININ MİRASI REDDETMEDEN ÖLÜMÜ HALİNDE MİRASIN REDDİ Bir kişi kendisine kalan mirası reddetmeden ölecek olursa, mirası reddetmeden ölen mirasçının ret hakkı kendi mirasçılarına geçer. Bu mirasçılar için ret süresi, kendilerinin murisine mirasın geçtiğini öğrendikleri tarihten başlar. Ancak bu süre, kendilerinin murisinden geçen mirasın reddi için mirasçıya tanınan süre dolmadıkça da sona ermez. Ret sonucunda miras daha önce mirasçı olmayanlara geçerse; bunlar için ret süresi, önceki mirasçılar tarafından mirasın reddedildiğini öğrendikleri tarihten işlemeye başlar. MİRASIN REDDİ ŞEKLİ Mirasın reddi, mirasçılar tarafından sulh mahkemesine sözlü veya yazılı beyanla yapılır, reddin kayıtsız ve şartsız olması gerekmektedir. Sulh hakimi, sözlü veya yazılı ret beyanını bir tutanakla tespit eder. Süresi içinde yapılmış olan ret beyanı, mirasın açıldığı yerin sulh mahkemesince özel kütüğüne yazılır ve reddeden mirasçı isterse kendisine reddi gösteren bir belge verilir. Yasal süre içinde mirası reddetmeyen mirasçı, mirası kayıtsız şartsız kazanmış olur. MİRASI REDDEDEMEYECEK KİŞİLER Ret süresi sona ermeden mirasçı olarak tereke işlemlerine karışan, terekenin olağan yönetimi niteliğinde olmayan veya murisin işlerinin yürütülmesi için gerekli olanın dışında işler yapan ya da tereke mallarını gizleyen veya kendisine maleden mirasçı, mirası reddedemez. RET EDİLEN MİRASIN TASFİYESİ Zamanaşımı veya hak düşümü sürelerinin dolmasına engel olmak için dava açılması ve cebri icra takibi yapılması da, ret hakkını ortadan kaldırmaz. Yasal yada atanmış mirasçının mirası reddetmesi halinde; yasal mirasçılardan biri mirası reddederse onun payı, miras açıldığı zaman kendisi sağ değilmiş gibi, hak sahiplerine geçer. Mirası reddeden atanmış mirasçının payı ise; murisin ölüme bağlı tasarrufundan arzusunun başka türlü olduğu anlaşılmadıkça, murisin en yakın yasal mirasçılarına kalır. Yasal mirasçıların tamamı tarafından ret olunan miras, sulh mahkemesince iflas hükümlerine göre tasfiye edilir ve miras bırakanın borçları ödenir, arta kalan değerler, mirası reddetmemişler gibi hak sahiplerine verilir. Mirasçılar, mirası reddederken, kendilerinden sonra gelen mirasçılardan mirası kabul edip etmeyeceklerinin sorulmasını tasfiyeden önce isteyebilirler, bu durumda sulh hakimi tarafından daha sonra gelen mirasçılara mirasın ret edildiği bildirilir; eğer sonraki mirasçılar bir ay içinde mirası kabul etmezlerse reddetmiş sayılırlar. Bunun üzerine miras, iflas hükümlerine göre tasfiye edilir ve tasfiye sonunda arta kalan değerler, önce gelen mirasçılara verilir. Malvarlığı borcuna yetmeyen bir mirasçı, alacaklılarına zarar vermek amacıyla mirası reddederse; alacaklıları veya iflas idaresi, kendilerine yeterli bir güvence verilmediği takdirde, ret tarihinden başlayarak altı ay içinde reddin iptali hakkında dava açabilirler. Reddin iptaline karar verilirse, miras resmen tasfiye edilir, tasfiye edilen mirastan reddeden mirasçının payına bir şey düşerse bundan, önce itiraz eden alacaklıların, daha sonra diğer alacaklıların alacakları ödenir. Arta kalan değerler ise, ret geçerli olsa idi bundan yararlanacak olan mirasçılara verilir. Ödemeden aciz bir murisin mirasını reddeden mirasçılar, onun alacaklılarına karşı, ölümünden önceki beş yıl içinde ondan almış oldukları ve mirasın paylaşılmasında geri vermekle yükümlü olacakları değer ölçüsünde sorumlu olurlar. Olağan eğitim ve öğrenim giderleriyle adet üzere verilen çeyiz, bu sorumluluğun dışındadır. İyi niyetli mirasçılar, ancak geri verme zamanındaki zenginleşmeleri ölçüsünde sorumlu olurlar. | İÇERİK |